erhan bey, rusça kursuna yazılmak için taksim'e gitmiştik, kitapçıya da uğradık. sabahın köründe, bir tatil günü kitapçıda ödeme için sıraya girmiş üç kişi vardı ve hepsinin elinde de masumiyet müzesi:)
rafa koyduk şimdi kitabı. mahsustan yeni okuma listeme almadım kitabı. nefis bir şey okuma beklentimi uzattıkça uzatmak istiyorum biraz. şahaser bir aşk kitabı da değil beklentim doğrusu. serdar turgut'a bunu dedirtecek kadar, orhan pamuk bir aşkın oluşması hakkında NE yazmış olabilir? NASIL yazmış olabilir ki, aşk mevzusunda olağan bulmayacağımız, sıradanlaşmamış?
bakalım.
aşağıda, mustafa yavuz'un ins ve cins'ini okumaya başladım. çizgileri gerçekten muhteşem ve hikaye de öyle. hiç ama hiç tanımıyordum. teşekkür ederim.
sevgili peri, ben de en uygun zamanı beklemek durumunda kalmış bulunuyorum: bu günlerde yaşadığım şehirden nihayet kurtulma ihtimali söz konusu olmaya başladı, ve biraz gerginim ve yüreğim sürekli pırpır ediyor, zira herşey yeni bir şehirde yeniden başlayacak ve hiç bilmediğim, görmediğim tanımadığım yığın yığın bissürü yabancı suratla karşı karşıya kalacaım...
ne güzel şehir değiştirmek!memuriyet durumunu hiç sevmem de, bir tek,tayinle birlikte yeni bir şehirle tanışma heyecanı nedeniyle, keşke, derim, mesela hakim olsaymışım. (ama bu düşüncenin heyecanı da bir yere kadar sürer, sonra sönüp gider.)
ben yeni bir işe başlayacağım zaman, eski tanışmalarda yaptığım hatayı yapmamak isterim de, bir de oyun gibi, kendi karakterimi bir süre gizlemek, yavaş olmak isterim. ama nerdeee, daha ilk gün ne olduğum ortaya çıkmıştır bile.
sizi,hele şu güzelim sonbaharda ne hoş şeyler bekliyor. para dert tabii ama yine de yeni bir şehirde yeni bir ev tutmak güzel olur. yeni insanlar meselesi bi tuhaf. ben eskiden ultra sosyal bir insandım. konuşmak, konuşmak, konuşmak isterdim. yaşadıklarımı da anlatmak, anlatmak, anlatmak, ki işte o zaman yaşanmış olurdu. insan yaşlanınca mı nedir, pek tahammül edemiyor artık o kadar konuşmaya. sessiz, sakin kendine dönmenin, işte orada dirayetli olmanın anlamlı olduğunu keşfediyor. herkes kaldıramaz kendisiyle o sessizlikte o kadar başbaşa kalmayı da, o nedenle dirayetli olmak çok önemlidir. hımmm siz çok güzel yazmışsınız zaten yanda bütün bunları. ('eve döndüm. Ki orası vampirin tabutudur!bölümüne de bayıldım.)
eski alışkanlık, yine konuştukça konuşuyorum. heyecanınızı paylaştığımı, şehri değiştirmenize ne kadar sevindiğimi yazacaktım sadece. (nereye, acaba nereye gideceksiniz!?)
hadi bakalım, kolay gelsin size. ayrıldığınız şehirdeki tanışlarla güzelce vedalaşmayı unutmayın; şehrin kapısını yavaşça kapatmakta fayda vardır her zaman. (insan internette konuşunca da kendisine hiç benzemeyen biri gibi olmayı başarıyor böyle.çata pat kapatıp, koşar adım uzaklaştım her yerden. hiç iyi değil.)
3 yorum:
erhan bey, rusça kursuna yazılmak için taksim'e gitmiştik, kitapçıya da uğradık. sabahın köründe, bir tatil günü kitapçıda ödeme için sıraya girmiş üç kişi vardı ve hepsinin elinde de masumiyet müzesi:)
rafa koyduk şimdi kitabı. mahsustan yeni okuma listeme almadım kitabı. nefis bir şey okuma beklentimi uzattıkça uzatmak istiyorum biraz. şahaser bir aşk kitabı da değil beklentim doğrusu. serdar turgut'a bunu dedirtecek kadar, orhan pamuk bir aşkın oluşması hakkında NE yazmış olabilir? NASIL yazmış olabilir ki, aşk mevzusunda olağan bulmayacağımız, sıradanlaşmamış?
bakalım.
aşağıda, mustafa yavuz'un ins ve cins'ini okumaya başladım. çizgileri gerçekten muhteşem ve hikaye de öyle. hiç ama hiç tanımıyordum. teşekkür ederim.
sevgiler, selamlar.
sevgili peri,
ben de en uygun zamanı beklemek durumunda kalmış bulunuyorum: bu günlerde yaşadığım şehirden nihayet kurtulma ihtimali söz konusu olmaya başladı, ve biraz gerginim ve yüreğim sürekli pırpır ediyor, zira herşey yeni bir şehirde yeniden başlayacak ve hiç bilmediğim, görmediğim tanımadığım yığın yığın bissürü yabancı suratla karşı karşıya kalacaım...
ne güzel şehir değiştirmek!memuriyet durumunu hiç sevmem de, bir tek,tayinle birlikte yeni bir şehirle tanışma heyecanı nedeniyle, keşke, derim, mesela hakim olsaymışım. (ama bu düşüncenin heyecanı da bir yere kadar sürer, sonra sönüp gider.)
ben yeni bir işe başlayacağım zaman, eski tanışmalarda yaptığım hatayı yapmamak isterim de, bir de oyun gibi, kendi karakterimi bir süre gizlemek, yavaş olmak isterim. ama nerdeee, daha ilk gün ne olduğum ortaya çıkmıştır bile.
sizi,hele şu güzelim sonbaharda ne hoş şeyler bekliyor. para dert tabii ama yine de yeni bir şehirde yeni bir ev tutmak güzel olur. yeni insanlar meselesi bi tuhaf. ben eskiden ultra sosyal bir insandım. konuşmak, konuşmak, konuşmak isterdim. yaşadıklarımı da anlatmak, anlatmak, anlatmak, ki işte o zaman yaşanmış olurdu. insan yaşlanınca mı nedir, pek tahammül edemiyor artık o kadar konuşmaya. sessiz, sakin kendine dönmenin, işte orada dirayetli olmanın anlamlı olduğunu keşfediyor. herkes kaldıramaz kendisiyle o sessizlikte o kadar başbaşa kalmayı da, o nedenle dirayetli olmak çok önemlidir. hımmm siz çok güzel yazmışsınız zaten yanda bütün bunları. ('eve döndüm. Ki orası vampirin tabutudur!bölümüne de bayıldım.)
eski alışkanlık, yine konuştukça konuşuyorum. heyecanınızı paylaştığımı, şehri değiştirmenize ne kadar sevindiğimi yazacaktım sadece. (nereye, acaba nereye gideceksiniz!?)
hadi bakalım, kolay gelsin size. ayrıldığınız şehirdeki tanışlarla güzelce vedalaşmayı unutmayın; şehrin kapısını yavaşça kapatmakta fayda vardır her zaman. (insan internette konuşunca da kendisine hiç benzemeyen biri gibi olmayı başarıyor böyle.çata pat kapatıp, koşar adım uzaklaştım her yerden. hiç iyi değil.)
sevgiler, milan hanım'a da çok selamlar.
Yorum Gönder