yüce allah'ın kadına verdiği on sekiz ceza

en önemli islâm dini düşünürlerinden biri olan gazâlî (1058-1111), nasıhatü’l mülûk adlı yapıtında, havva’nın cennet bahçesi’nde işlediği suç yüzünden kadınların maruz kaldıkları tüm acıları münasip şekilde özetlemiştir (bu, hıristiyanlar kadar müslümanlar için de önemli bir efsaneydi). liste, islâm’da kadının konumunu ve ayrıca, temelde toplumsal gelenek olan şeyin arkasında dinin onayına sahip olduğunu gösteriyor.

“yüce allah’ın kadınları cezalandırdığı özelliklere gelince, [bu konu aşağıdaki gibidir]:
“havva cennet’teki ağaçtan onun yasakladığı meyveyi yediğinde yüce allah kadına on sekiz ceza verdi:
1) âdet;
2) doğum;
3) ana-babadan ayrılıp bir yabancıyla evlenmek;
4) gebelik;
5) kendi şahsiyeti üzerinde denetim sahibi olmamak;
6) mirasta daha az pay;
7) boşanabilmesi ama boşayamaması;
8) erkeğin dört karısı olabilirken, kadının [yalnızca] bir kocasının olabilmesi;
9) evde tecrit edilmesinin gerektiği gerçeği;
10) ev içinde başını kapalı tutmasının gerektiği gerçeği;
11) bir erkeğin tanıklığına karşı iki kadının tanıklığının gerektiği [gerçeği];
12) yanında yakın bir akrabası olmadan evden dışan çıkmaması gerektiği gerçeği;
13) erkekler cuma ve bayram namazlarına ve cenazelere katılabilirken kadının katılamaması gerçeği; 14) hükümdarlık ya da hâkimlik yapabilme niteliğinden yoksun olması;
15) erdemin bin unsuru olması, ama bunlardan [yalnızca] birinin kadına [atfedilebilmesi] gerçeği;
16) kadının hovarda olması durumunda mahşer günü’nde cemaatin [geri kalanının] [yalnızca] yarısı kadar azap çektirileceği gerçeği;*
17) kocası ölürse [yeniden evlenmeden önce] dört ay ve on günlük bir bekleme süresine uyması gerektiği gerçeği;
18) kocası onu boşarsa [yeniden evlenmeden önce] üç ay ya da üç âdet dönemi bekleme süresine uyması gerektiği gerçeği.