Defalarca bıkmadan usanmadan okuduğum kitaplarım var mıdır? Varsa bunlar nelerdir?
10 May 2006
Sergey Yasenin’in şu şiiri:
Ben ortalığı katarken barlarda
Ne kadar hoştu hatırlamak
Ot bürümüş gölcüğü, yapraklarının esintisini kızılağacın
Ve şiirlerimi umursamaksızın
Beni bir tarla gibi aziz bilen
Toprakları mayısta yeşerten sağnak gibi seven
Anacığımın bir yerlerde yaşadığını…
(bi ara, lise çağlarımda yani, [hep yağni diye yazardım ayrıca o yıllarda yani’yi] Mayakovski’nin nasıl şiir yazılacağına dair bir kitapçığı geçmişti elime. Bu kitapta şair intihar eden arkadaşı Yasenin ardından yazdığı ve ‘sen gittin diyorlar Yasenin’ diye başlayan bir şiirinin yazma sürecinden yola çıkarak bu şiir yazma işinin nasıl bi şery olduğunu anlatıyordu, defalarca okumuştum bu kitabı ama sonra galiba benim gibi bir odunun yapabileceği bi şey olmadıını anlamış olmalıyım ki şair olma sevdasından kısa bir süre sonra vaz geçmiştim… (kitaplığa baktım ve bulamadım bu kitabı)
Hımmm..
Derken şöyle bir soruyla karşı karşıya bulurum kendimi:
Defalarca bıkmadan usanmadan okuduğum kitaplarım var mıdır? Varsa bunlar nelerdir?
1.Borges’in bütün kitapları. Şiir, öykü, deneme fark etmez.
2.Gramsci’nin ‘Hapishane Mektupları’
Şimdi bu kitaptan bir mektubu kısa olduğu şeyinden hareket ederek buraya alıyorum:
(Mektup 33-30 Nisan 1928)
Benim sevgili anacığım,
Sana Delio’nun fotoğrafını gönderiyorum. Duruşmam Mayıs’ın 28’inde. Bu sefer yolculuk yakın olsa gerek. Ama ben gene de telgraf çekip sana bildirmeğe çalışırım. Sağlığım oldukça iyi. Duruşmamın yaklaşması düzeltti durumumu, hiç olmazsa bu tekdüze hayattan kurtulmuş olurum. Bana verecekleri cezaya bakıp ürkmeğe, endişelenmeğe kalkma sakın. On dört yıldan on yedi yıla kadar olacak sanıyorum, ama daha ağır bir şey de olabilir bu ceza: Çünkü aleyhimde hiçbir delil yok… Ben, şu bildiğin oğlun, delil bırakmadan ne yapmış olabilirim ki? İçin rahat etsin.
Seni kucaklıyorum…
Okul bitirme tezim Gramsci üzerine benim… O günlerde gecem gündüzüm Gramsci’ydi: Kitap bu yüzden bu denli etkilemiş olmalı beni.
3. Ken Parker’lar… Sınırlı sayıda üretilen bu maceraları sınırsız sayıda okuyabilme kapasitesine sahip genç bir adamım…
4. İtalo Calvino’nun bütün kitapları. Şimdi buraya isimlerini yazmaktan ayrıca keyif alacağım şu kitapları özellikle: Varolmayan Şovalye, İkiye Bölünen Vikont, Ağaca Tüneyen Baron, Kozmokomik Öyküler.
5. Marquez’in ‘Aşk ve Öbür Cinler’i
6. Adorno’nun ‘Minima Moralia’sı.
7. İskender Pala’nın ‘Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü’
8.Komünist Manifesto. Artık edebi gıda niyetine okuyorum…
9.Abdülbâki Gölpınarlı’nın ‘Mesnevî ve Şerhi’ kitabı. Ama galiba daha çok şerh bölümleri. II. Cilt Sayfa 347’de şöyle yazmış Gölpınarlı:
“2301. Zül-Fekaar, Hz. Muhammed’in (S.M.) kılıçlarından birinin adıdır. Bu kılıcı Ali’ye vermişti. Ağzının iki çatal olduğu rivayet edilir. Zâten adının anlamı da yivli kılıçtır. Ali’nin yiğitliği yüzünden bu kılıç da büyük şöhret kazanmıştır. Hz. Muhammed’in “Ali’den başka er yok, Zülfekaar’dan başka kılıç yok” dediği, bu sözü Uhud savaşında Cebrâîl’in söylediği, herkesin duyduğu da rivayet edilmiştir.
Gökten indiği, Kerbelâ’da İmam Hüseyn’in şehadetinden sonra göğe ağdığı, Furat’a atıldığı, Mehdî’nin bu kılıçla çıkacağı hakkında çeşitli rivayetler de vardır.”
10.Nâzım. Özellikle Kuvayı Milliye Destanı. Bu kitabı Hilallı Köyü’nde öğretmenlik yaparken, kış gecelerinde köyün imamına bağıra bağıra okurdum ve imam hüngür hüngür ağlardı. Ama buraya Rubailer’den bir alıntı yapacağım ben şimdi:
“Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
Ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
Ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile…”
Neyse…
Şimdilik bunlarla yetinelim, muhabbetimize burada son verelim aziz ve muhterem izleyenlerim…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder