"İç savaş, dışarıdan gelen, bir yerlerden bulaşan bir virüs değil, içsel bir süreçtir. Her zaman bir azınlık tarafından başlatılır; her yüz kişiden birinin onu istemesi, uygarca birlikte yaşamayı olanaksızlaştırmak için yeterli olabilir" diyor ve şöyle devam ediyor Enzensberger, yukarıda andığım kitabında: "Fakat iç savaş doruk noktasına ulaştığında, çoğunluğun onu istememiş olduğu ortaya çıkar. Bu çoğunluk sessizdir. Kimse onu dikkate almaz. Çoğunluk, fırsatını bulduğunda çatışmalara sırtını dönüp kaçar. Hele kadınlar, yıkıntılar arasında bir avuç un, yakacak odun, birkaç patates aramakla ve çocuklarını oradan uzaklaştırmakla uğraşırlar artık yalnızca. Yaşlı insanlar, yanmış barakalarının kalıntılarını karıştırır, yorgun adamlar ölüleri gömerler. Bu insanlar, ne ateş eder ne de işkence yapar. Yüzlerinde nefretin izlerini taşımazlar. Bitkinlikten kararmışlardır."
mithat sancar'ın yazısının tamamı şurada:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder