kendine intihâl

10 Şub 2011

bu, ("bir bebeğin kollarının sanki bir iple bağlanmış gibi boğum boğum olması") anna karanina'dan alınma, güzel bir kendine intihal örneğidir. bu romanda, bir değil iki bebeğin -levin'in ve anna'nın- küçük şişman kollarının sanki bir iple bağlanmış gibi boğum boğum göründüklerinden bahsedilir. benzer bir biçimde, dickens, david copperfield'da uriah heep'in, büyük umutlar'da da wammick'in açık ağzını bir postaneye benzetir. stendhal, kızıl ve kara'da bir silah sesi bir konseri nasıl mahvederse, aynı şekilde politikanın da romanı öyle mahvettiğini yazar ve parma manastırı'nda bu imgeyi yineler. henry james, balzac'ın sanatına bir keşiş gibi bağlı olduğunu ifade etmek için "güncel olanın benedikteni" olduğunu söyler ve bu deyimi öyle çok sevmiştir ki daha sonra flaubert için de kullanır. cormac mccarthy, blood meridian'da şöyle yazar: "sıradağlar, kumdaki daha soğuk görüntülerinin üzerinde yükseliyordu." bu güzel fiile, yedi yıl sonra o güzel atlar'da geri döner: "orada, iki balıkçıl, uzun gölgelerinin üzerinde yükseliyordu." neden yapmasın ki? böyle şeyler acelecilik göstergesi değildir. daha çok, bir üslubun kendi içinde bir tutarlılık yakaladığını gösterir. bir platon idealine ulaşılmıştır; bu fiiller, bu özneler için en iyileridir ve bu yüzden de mesalsizdirler.

kurnaca nasıl işler? | james wood | ayrıntı y. 2011 s. 52
Share on :

1 yorum:

Adsız dedi ki...

kendine intihal, bir akademik çalışmada yapılsa suç olur mu diye düşündüm. sanırım evet. çünkü intihalde suç olan hem kendi yaptığını iddia ediyor olmak hem de o eserin yeni olduğunu.

yazarlarınınkini ise çok çeşitli yorumlanabilir. yaratıcılıklarının (aslında genel olarak bir kişinin yaratıcılığının) sonuçta sınırlı olduğu, veya kendi yarattıkları birşeyi çok beğenip aynı şeyi tekrar tekrar kullanmak istemiş oldukları (ben arada sırada bunu yapıyorum) da söylenebilir.

 
Copyright © 2015 benhayattayken
Distributed By My Blogger Themes | Design By Herdiansyah Hamzah