angoulême uluslararası çizgi roman festivali'nin ardından

19 Şub 2011



Çizgi edebiyat alanında dünyanın en zengin içerikli etkinliği, 38 yıldır Fransa'nın Angoulême kentinde düzenleniyor. Ülke çapında yayın yapan gazete ve dergilerin özel sayılarla; televizyon ve radyoların ise canlı yayınlar, röportajlar ve değerlendirmelerle vitrine çıkardığı festival, dünyanın dört bir tarafından sanatçı, yazar ve editörlerin yanısıra, onbinlerce okuru da kendine çekmekte.
27 - 30 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen Angoulême 2011'in jüri başkanı, önceki yıl büyük ödülü almış olan İtalyan asıllı Fransız çizgi romancı Baru idi. Baru, azınlıkların topluma entegrasyonu gibi hassas konuları kendine özgü anlatım diliyle ele almasıyla tanınıyor.

Yalnızca profesyonellerin katılımına açık olan özel yerleşkede düzenlenen panellerin, bu yıl öncekilere kıyasla çok daha doyurucu ve enteresan olduğunu söyleyebiliriz:
Hong Kong Çizgi Roman Yayıncıları Federasyonu başkanı Wing Hung, yaptığı sunumda, devlet sponsorluğunda gerçekleştirmekte oldukları büyük bir projeyi detaylarıyla anlattı. Söz konusu projede, Apple'ın internet erişimli ürünleri üzerinden çizgi roman okunmasını sağlayan bir aplikasyon, platform olarak kullanılıyor. Proje kapsamında 180 farklı çizgi roman konseptinin geliştirilmesi ve her bir konsept için ilk üç kitap içeriğinin tamamlanması, toplam iki milyon dolarlık bir devlet desteğiyle sağlanmakta. En kıdemli profesyonelinden, henüz reşit bile olmamış güzel sanatlar öğrencisine kadar herkes, bir çeşit rekabet de içeren bu sponsorluktan yayıncılar kanalıyla yararlanabiliyor. İlk kitaplar, projenin birinci etabında Çince veya İngilizce olarak tamamen ücretsiz okunuyor. Ardından, gördüğü ilgiye paralel olarak devam ettiriliyor: En çok okur toplayan konseptlerin devamı, aplikasyona özel bir paralı abonelik ile takip ediliyor ve ancak bu aşamada ortaya çıkan gelirler de gayet makul va adaletli bir sistem ile yaratıcı, yayıncı ve devlet arasında pay ediliyor. En beğenilen eserler, matbu olarak da yayımlanıyor.
Sunumu sonrasında özel bir sohbet de gerçekleştirdiğimiz Wing Hung, ülkesinde 40'ın üzerinde çizgi roman yayıncısı bulunduğunu, dergi ve kitapların Çin dahil çok sayıda ülkede satıldığını ve Uzakdoğu'daki en dinamik çizgi edebiyat dünyasını temsil ettiklerini ifade etti... Projenin de açıkça gösterdiği gibi, Hong Kong yönetimi çizgi edebiyatın kültür dünyasındaki öneminin farkında; bu kapsamdaki girişimlere ivme kazandırmak amacıyla formüller üretmeyi, mesai ve para harcamayı da görev kabul ediyor.
Çizgi edebiyatın çok deha gelişmiş olmasına rağmen farklı düzlemlerde teşvik edildiği ev sahibinin gündemine dönersek:
Angoulême 2011'in açılış gecesi, Frankofon çizgi romanın sinemadaki en sıcak yansımasına adanmıştı: Yazar Jean Van Hamme ile sanatçı Philippe Francq'ın eseri olan Largo Winch serisinden yapılan ikinci uyarlamanın galası, yönetmen Jêrome Salle ve başroldeki Tomer Sisley'in de katılımıyla kentteki CGR sinemalarında gerçekleşti. Kadrosunda Sharon Stone'un da yer aldığı film, Angoulême izleyicisinden tam not aldı. Fransa çapındaki vizyon tarihi ise 16 Şubat.
Galadan birkaç saat önce gerçekleştirilen basın toplantısını takiben, Van Hamme ile konuştuk. Usta yazar, Largo Winch'in gerek perdede, gerek oyun dünyasında boy gösterip başarı yakalamasından son derece mutlu olduğunu ifade etti. Grzegorz Rosinski ile birlikte yarattıkları, ancak artık Yves Sente senaryoları ile süren Thorgal'a (ve Thorgal vasıtasıyla açılan yeni kapılara; bir zamanlar yan karakter olan Valnorlu Kriss'e adanmış özgün bir seri de içeren 'Thorgal evreni'ne) dair hissiyatını sormadan edemedik. Cevabı şöyle oldu:“Doğrusunu isterseniz, ben artık Thorgal'la hiç ilgilenmiyorum. Editörlüğü de, konsepte dair her türlü yaratıcı inisiyatifi de Rosinski'ye devrettim. Hangi yazarla çalıştığı ve ne tür açılımlara gittiği, tamamen ona kalmış.”
Kendisi net bir ifadede bulunmasa da, Van Hamme'ın 'Thorgal evreni' kapsamındaki yeni yayınları okumuyor bile olabileceği izlenimi edindik. 17. Largo Winch kitabı olan Karadeniz'i Francq ve Sisley ile birlikte okurlar için imzalarken, Thorgal ile arasına, artık görüşmediği bir evlat misali uzaklık koymuş gibiydi.
Angoulême 2011'e dair en şaşırtıcı şeyi, bambaşka bir vesileyle buluştuğumuz Fransız meslektaşımızdan işittik: “Bu yıl Türkiye'den birileri daha gelmiş diye duydum, hatta bir söyleşiden bahsediliyordu.” Festivalin resmi programında öyle bir şey olmamasına rağmen, basın bürosu üzerinden bir araştırmaya girişince ulaşıp, akabinde buluşarak sohbet ettiğimiz kişi, Didier Pasamonik oldu. Kendisi, İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde geçtiğimiz sonbahar bir çizgi roman etkinliği gerçekleştirmişti. Pasamonik, tamamı mizah dergisi çıkışlı olmak üzere on Türk sanatçının o gün konuk olarak Angoulême'de bulunduğunu, ancak söyleşinin festival kapsamında değil, Angoulême'deki Çizgi Roman Müzesi'nin paralel etkinlikleri dahilinde gerçekleştiğini, bu sebeple pek duyulup izlenememesinin normal olduğunu ifade etti. İstanbul'daki etkinliği ise bazı Frankofon çizgi romanların Türkiye'deki telif haklarını temsil eden ajansla birlikte organize ettiklerini, bunun da ilk yılki seçkiye yansıdığını, ancak gelecekte çok daha geniş tabanlı bir etkinliğe dönüşmesini arzu ettiğini söyledi.
Aynı günün akşamında, festival yerleşkelerinden birinin önünde Uykusuz dergisinden Yiğit Özgür, Galip Tekin ve Umut Sarıkaya'yla rastlaştık. Angoulême'deki ortamdan ve Fransa'da çizgi edebiyata gösterilen ilgiden etkilendikleri açıktı.
Angoulême'e ilk kez bu yıl katılan bir grup Amerikalı ve İngiliz editörün Frankofon çizgi romanın İngilizce konuşulan dünyadaki yerine dair panelde aktardığı bilgi ve anekdotlar başta olmak üzere, 'mutfak' kısmı hayli renkli bir festivali geride bıraktık. Yaşananların ve şahit olunanların ışığında Türkiye'deki ortama bakıp birkaç çıkarımda bulunmak gerekirse:
Genel kültür içinde çizgi edebiyatın yerleşik bir değer olduğu ülkelerin aksine, bizim medyamızda bu konular halen 'el yordamıyla' tanımlanmaya çalışılıyor. Üstelik, birikim boşluğunun naif bir merakla buluşmasından hareketle, 'serbest atış'a alabildiğince açık bir dezenformasyon ve saptırmaca zemini de oluşmakta. Sinema kulvarında yazılsa gülünç bulunacak kalibrede metinler, çizgi roman alanında ciddiye alınıp yayınlanabiliyor, çünkü medya genelinde bu kulvar için “kapalı kutu, biz anlamıyız ki” yaklaşımı hakim. Ancak, verilecek kaliteli eserler ve onların tetikleyeceği ilgi, süreç içinde herşeyi yerli yerine oturtabilir.
Angoulême'e öyle veya böyle adım atarak pozitif bir niyet sergilemiş olan mizah dergisi kökenli isimler açısından önemli bir noktayı da es geçmeyelim: 'Telif satışı' ya da 'kitap basımı' gibi ara hedeflere odaklanmaktansa; açılmak istedikleri dünyayı bizzat takip etmeleri ve Avrupa merkezli projelere doğrudan katılmaları daha sağlıklı görünüyor. Eğer niyet dünya çapında okunur ve anlaşılır olmak ise, dünya çizgi edebiyatını okuyor ve anlıyor olmak kaçınılmaz.
Son ve en önemli vurgu ise, çizgi edebiyatın önce net biçimde tanımlanmasına, sonra da -ihtiyaç duyduğu sürece ve adil yöntemlerle- teşvik edilmesine dair. Çünkü Türkiye, bunun anlaşılmaz biçimde savsaklandığı bir ülke.
Murat Mıhçıoğlu
Share on :

9 yorum:

endiseliperi dedi ki...

hmmm...
taraf'a abone olmuşsunuz, ki yazının tamamını okuyabilmişsiniz internetten. oturup gazeteden yazmamışsınızdır.
ben de düşündüm abone olmayı, ama gazeteyi çoklukla alıyorum zaten, karar veremedim.

sevgiler çok.

ni dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
erhan b. dedi ki...

yazıyı, o yazıyı yazan arkadaşımdan aldım. taraf okumuyorum ben. gıcık oluyorum ben taraf'a:)

sevgiler.

justine dedi ki...

Sanki siz* sohbet ediyorken ben araya giriyormuşum gibi oldu, ama yine de yazacağım; Taraf'a ben de gıcık oluyorum. Saygılar:p

p.s.: İzmirliyim, kemalist, aydın, şu, bu, vs. vs. değilim. Hiçbir şeyim aslında.

*Ve merhaba Erhan b., birden başladım yoruma, kusura bakmayın.

*Peri sen ayıplamazsın artık, o kadar hukukumuz var, n'aber?:)

erhan b. dedi ki...

- merhaba - justine - aman - efendim - ne - kusuru - :)

endiseliperi dedi ki...

şimdi ben sigara karşıtı kampanya başladığında sigara içmeye yeniden başladım. ben koç burcuyum, mağdurların, mazlumların, gıcık olunanların yanında olma burcum gereği. erhan bey'le taraf'a niçin gıcık olmalıyız şeklinde bir konuşmamız olmuştu. yani, anlıyorum, ama yine de taraf okuyorum. neden, gıcıklıkları ölçüsünde iyi tarafları var çünkü. size diyeyim, taraf olmasaydı, radikal hala öyle uyuşuk uyuşuk devam ederdi, radikal'i bu hale getiren taraf'ın gazetecilik zihniyetidir bence. ben taraf okurken, amatör insanların duyduğu heyecanla yapılmış bir gazeteyi okur gibi hissediyorum ve heyecanlanıyorum. tamam çok şımarık, çocuksu, ergen kibriyle dolu tavırları olabiliyor. yahu hangimiz hata yapmıyoruz ki? kaçak da gıcık oluyor taraf'ın özellikle bu internet emrivakisine, olsun, aranızda benden başka koç da yok zaten.

:p
sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

bu arada: kaçak'ın taraf'a gıcık olması ile sizin gıcık olmanız farklı tabii. onun adına, böyle kestirmeden konuşmak istemem. o, gıcık olma konusunda gazeteler arasında pek ayrım yapmaz en azından:) hatta gıcık olanlara gıcık da olabilir:)dediğim gibi, onun adına konuşmayayım.

sevgiler.

justine dedi ki...

Vay, birileri sevgilisini bizden ayırıyor! Ne malum benim de diğer gazetelere gıcık olmadığım? Ha, Periciğim, belki ben de gıcık olanlara gıcık olana gıcık olurum:p

Ayrıca yay burcuyum, adalet işleri de benden sorulur, zayıfın, ezilenin diğer yanında da ben varım, bilginize:)

Erhan bey koç burcunun şerrinden sizi korudum, rahat uyuyabilirsiniz bu gece:p

Ve Peri, hah ha ha, kırk yıllık dostların arasına girdim, intikam soğuk yenen...., koçmuş, peh!:))

endiseliperi dedi ki...

çok güldüm, gürültülü bir kahkahaydı:)

kaçak'a laf söyleme, hata ettim zaten ondan bahsetmekle.

benim şerrimden ne olur ki! ben azıcık sinirlensem gözlerim dolar. ares'in aklanışı şiirimi artık bulsam ne iyi olurdu şimdi.

sevgiler herkese.

* erhan bey, işgal ettik burayı, kusurumuza bakmayın artık.

 
Copyright © 2015 benhayattayken
Distributed By My Blogger Themes | Design By Herdiansyah Hamzah