âzâde_f.s. İkinci mısraa ihtiyaç duymayan ve tam bir mânâ ifade eden mısra. Bazan bir beyitteki iki mısraın birbirleriyle ilişkisi olmazsa buna da âzâde denilir. Âzâdeler genellikle ders alınması gereken veya nükte yapılnış sözlerdir.
Sultan II. Mahmud'un hekimbaşısı olan Abdülhak Molla'nın ecza dolabının üzerine yazdırdığı şı mısra bir âzâdedir:
Ne arasan bulunur derde devadan gayrı
Birçok şairin hikmetli beyitlerinin bir dizesi unutulup geriye kalan kısmı âzâde hükmüne girmiştir. Koca Ragıp Paşa'nın:
Sorsalar mağdûruna gaddâr kendin gösterir
veya
Şecaat arzederken merd_i kıptî sirkatin söyler
musraları bunlardandır.
âzâde aslında bir manzumeye ait olmayan vezinli tek mısradır:
Fikr etse hâl-ı âlemi âdem garipser (Şeyh Galip)
Türkçe ağzımda annemin sütüdür. (Yahya Kemal)
Muallim Naci, gülümserken çıkarılmış bir resminin altına şu âzâdeyi yazmış:
Ben ölsem de mudhikat-ı dehre tasvirim güler
Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İskender Pala, Ötüken Y., İst., 2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder