efendim şimdi bu "ölü fotoğrafçılığı" 19. yuzyilda çok yaygınmış.
fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere daha çok ölü çocuk fotoğrafları çekiliyor. yine fotoğraflardan anlaşılacağı üzere aile fotoğrafı tadında olanlarına da rastlanabiliyor..
buna ek olarak, "ölü fotoğrafçılığı" avrupa'da amerika'ya göre daha yaygınmış.
ayrıca ilginç bir ayrıntı olarak; birçok fotoğraf aslında bir kompozisyon. bunların en ilginç olanı ise kanımca kiliselerdeki ikonaları taklit eden fotoğraflar.. bu fotoğraflarda "ölü" genelde ikonadaki "aziz" rolünde görünüyormuş.
sonraları bu ritüelden vazgeçilmiş. gerçi nasıl başladığını da bilemiyoruz...
adam ölüyor ve sonra bir ölü kozmetiği sanayii devreye giriyor. vücudu cilalıyor, surata makyaj falan yapıyorlar. bu tuhaf yani. ölen lider mumyalanıyor ve sonra ceset yıllarca halkın ziyaretine açılıyor. bizde mezarlıklar, özellikle köy mezarlıkları tam mahallenin ortasında bi yerde olur genellikle. mesela ben köy öğretmeniyken, oturma odamın penceresini açtığımda mezar taşlarıyla burun buruna gelirdim ki son derece metafizik bir takım refleksiyonlar içerisinde şey olduğum bir takım gelişmeler yaşamam neden olmuştu bu durum. veya, yine bizde, biri öldüğünde sabaha kadar başında beklenilir ya... o da enteresan bir durumdur. mesela bi keresin de bir yakınım ölmüştü ve başında beklemiştik sabaha kadar. içerden kadınların besteli ağlamalarını duyuyorduk ve biz erkekler salonun tam ortasına yatırılmış yakınımızın başında derin bir sessizliğe bürünmüştük. Cesedin üzerinde bir bıçak vardı. Bi ara ölü kişi nefes alıyomuş, o yüzden bıçak inip kalkıyomuş gibi gelmişti de biraz gerilmiştim yani... daha sonra cenaze evinden kısa bir süre ayrılmıştık bir kaç kişiyle ve bizim evde durduk yerde bi gülme krizine girmiştik. Cenaze bizim daireden üç kat yukarıdaydı ve biz aşağıda gülmekten kırılıyorduk. Üstelik hepimiz derin üzüntülere kapılmıştık, sevdiğimiz bir büyüğümüzdü ölen... neyse... her kültürün ölülerle ilgili fantastik bir takım gelenekleri var ama heralde en tuhafı bu fotoğraf olayı olsa gerek. ne acaip bir tür lan şu insanoğlu.
2 yorum:
efendim şimdi bu "ölü fotoğrafçılığı" 19. yuzyilda çok yaygınmış.
fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere daha çok ölü çocuk fotoğrafları çekiliyor. yine fotoğraflardan anlaşılacağı üzere aile fotoğrafı tadında olanlarına da rastlanabiliyor..
buna ek olarak, "ölü fotoğrafçılığı" avrupa'da amerika'ya göre daha yaygınmış.
ayrıca ilginç bir ayrıntı olarak; birçok fotoğraf aslında bir kompozisyon. bunların en ilginç olanı ise kanımca kiliselerdeki ikonaları taklit eden fotoğraflar.. bu fotoğraflarda "ölü" genelde ikonadaki "aziz" rolünde görünüyormuş.
sonraları bu ritüelden vazgeçilmiş. gerçi nasıl başladığını da bilemiyoruz...
böyle...
adam ölüyor ve sonra bir ölü kozmetiği sanayii devreye giriyor. vücudu cilalıyor, surata makyaj falan yapıyorlar.
bu tuhaf yani.
ölen lider mumyalanıyor ve sonra ceset yıllarca halkın ziyaretine açılıyor.
bizde mezarlıklar, özellikle köy mezarlıkları tam mahallenin ortasında bi yerde olur genellikle. mesela ben köy öğretmeniyken, oturma odamın penceresini açtığımda mezar taşlarıyla burun buruna gelirdim ki son derece metafizik bir takım refleksiyonlar içerisinde şey olduğum bir takım gelişmeler yaşamam neden olmuştu bu durum.
veya, yine bizde, biri öldüğünde sabaha kadar başında beklenilir ya... o da enteresan bir durumdur. mesela bi keresin de bir yakınım ölmüştü ve başında beklemiştik sabaha kadar. içerden kadınların besteli ağlamalarını duyuyorduk ve biz erkekler salonun tam ortasına yatırılmış yakınımızın başında derin bir sessizliğe bürünmüştük. Cesedin üzerinde bir bıçak vardı. Bi ara ölü kişi nefes alıyomuş, o yüzden bıçak inip kalkıyomuş gibi gelmişti de biraz gerilmiştim yani...
daha sonra cenaze evinden kısa bir süre ayrılmıştık bir kaç kişiyle ve bizim evde durduk yerde bi gülme krizine girmiştik. Cenaze bizim daireden üç kat yukarıdaydı ve biz aşağıda gülmekten kırılıyorduk. Üstelik hepimiz derin üzüntülere kapılmıştık, sevdiğimiz bir büyüğümüzdü ölen...
neyse...
her kültürün ölülerle ilgili fantastik bir takım gelenekleri var ama heralde en tuhafı bu fotoğraf olayı olsa gerek. ne acaip bir tür lan şu insanoğlu.
Yorum Gönder