İstanbul kadısının emrinde görev yapan böcekbaşı. |
“Onuncu Bab: Lokantacı ve hırsızların eline düştüğüm beyanında” bölümünde anlattıkları, H. Rahmi Gürpınar’ın Eşkıya İninde romanına ilham kaynağı olmuş. Misailidis, İtalya’da “cadde hırsızı” denen (bizdeki yolkesen eşkıyası) soyguncuların reisini “böcekbaşı” diye tanıtıyor. Osmanlı kolluk örgütlerinde ise, böcek denen dedektiflerin şefi böcekbaşı idi. Kent kadılarının, tövbekar olmuş eski soygunculardan seçtiği bir böcekbaşı, kendisi gibi “deneyimli”lerden(!) -aralarında kadın da bulunan- bir ekip oluştururdu. Bunlar, tebdilen (tanınmaz kıyafetle) dolaşır, sorup soruşturur, faili meçhul cinayetleri aydınlatır, hırsızları yakalarlardı. Böcekbaşınm resmî bir kıyafeti de vardı. II. Meşrutiyet’te hükümetin her tarafa saldığı taharri memurlarına (sivil polislere), aydınlar “böcek”, ülkeye de “böcekli memleket” demekteydiler.
*ntv tarih şubat 2010'dan aldım
2 yorum:
Şaşılır şey değilmiş, şimdi de küçük dinleme cihazlarına verilen adla aynı olması bu mesleğin. Sivil polislerin mantığı gereği kendilerini kamufle etmeleri, tebdil-i mekan gezmeleri gerekirken o dönemde de belli kıyafetleri varmış demek. Ellerinize sağlık.
Sevgiyle..
dinleme cihazlarına aynı ismin verilmesi. evet. bunu atlamışım.
Yorum Gönder