görünmez olunmalı
28 Mar 2011
"Geçen yıl bir dergide, müthiş bir en güzeli yaratma, felsefe yapma çabasıyla yazılmış bir yazısını okumuştum. İngiltere kıyılarında bir yerde tanık olduğu bir geminin, batışını anlatıyordu. Her şeylerini yitiren insanların kurtarılışlarını, boğulanların cesetlerinin denizden çıkarılışını görmüştü. Oldukça uzun, kalabalık sözlü bir yazı. Kendisini öne sürmek amacıyla yazılmıştı yalnızca, belliydi bu. Satırların arasında yazarın şöyle fısıldadığı duyuluyordu sanki: “Benimle ilgilenin yalnızca, o anda nasıldım, ona bakın. Burada anlatılan deniz, kasırga, kayalar, parçalanan geminin kalıntıları neyinize gerek? Güçlü kalemimle yeterince anlattım size bütün bunları. Ölü kolları arasında ölü çocuğunu sıkı sıkı tutan şu boğulmuş kadına ne diye bakıyorsunuz? İyisi mi, bana bakın siz. Bu görünüme bakmaya dayanamayıp arkamı döndüğüme bakın. İşte, arkam dönük duruyorum; bakın, dehşet içindeyim, dönüp boğulanlara bakacak gücüm yok; gözlerimi kapıyorum sıkı sıkı - söyleyin, bu daha ilgi çekici değil mi?”
cinler, dostoyevski, can y. kimin çevirisi, hangi yılın baskısı bilmiyorum. kitabın o sayfaları eksik.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Yorum Gönder